Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

kulak uğultusu

  • 1 kulak uğultusu

    ohne pl Ohrensausen nt

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kulak uğultusu

  • 2 kulak

    "1. ear. 2. gill (of a fish). 3. tuning peg. 4. natural sense of musical pitch, ear. 5. handgrip, lug, (rounded) handle (of a cooking pot). -ını açmak to listen carefully. -ı ağır işitmek to be hard of hearing, be partially deaf. - akıntısı discharge from an ear. - asmak /a/ to pay attention (to); to heed. -tan âşık olmak /a/ to be in love with (someone, something) one has never seen. -ı (bir şeyde) olmak to be listening to. -ını bükmek /ın/ to forewarn. -ına çalınmak /ın/ to overhear (something). -ını çekmek /ın/ 1. to pull (someone´s) ear. 2. to give (someone) a firm but gentle rebuke. -ları çınlamak for one´s ears to ring. -ı/-ları çınlasın. colloq. I wish he could hear this (said when something good is said of someone absent). -ını çınlatmak /ın/ to speak well of (someone absent). - delici earsplitting, deafening (noise). -ı delik (person) who´s quick to pick up news. -ını delmek /ın/ slang to tell (a gambler) that he´s been swindled. -larını dikmek (for an animal) to prick up its ears. -ını doldurmak /ın/ to fill (someone) in, put (someone) in the know; to brief, prime. - dolgunluğu knowledge picked up here and there (by listening). -tan dolma (knowledge) picked up here and there (by listening). -ları dolmak to be fed up with hearing the same thing over and over again. -ı düşük 1. listless, lifeless. 2. glum, blue. -erimi earshot. -ına gelmek to hear. -ına girmek to heed, take note of; to accept as true. - iltihabı path. ear infection. - kabartmak to prick up one´s ears, be all ears. -larına kadar kızarmak to blush/flush hotly, go beet red. -tan kapmak /ı/ to pick up (knowledge) here and there (by listening). -ına kar suyu kaçmak to hear some disquieting news. - kepçesi anat. earlap, the external ear. - kesilmek to be all ears, listen attentively. -larını kısmak (for an animal) to lay back its ears. - kiri earwax. -ı kirişte olmak to be all ears. -ına koymak/sokmak /ı, ın/ to fill (someone) in about; to prime (someone) about. -tan kulağa (news traveling) on the grapevine. -ına küpe olmak to be a lesson to, serve as a warning to, leave a lasting impression on. - misafiri olmak /a/ to overhear. -ını okşamak (for a sound or spoken words) to delight (one). -larının pasını gidermek (for music) to delight (one) because one hasn´t heard its like for a long time. -ları paslanmak not to have heard good music for a long time. -ına söylemek /ı, ın/ to whisper (something) in (someone´s) ear. -ı tıkalı 1. hard of hearing. 2. unwilling to listen; (person) who is not listening. - tıkamak /a/ to pretend not to hear; to ignore. -larını tıkamak /a/ to shut one´s ears to, not to listen to. - tutmak /a/ to listen carefully (to). - uğultusu ringing in the ears. - vermek /a/ to listen carefully (to). - yağı earwax, cerumen. - yolu anat. auditory canal."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > kulak

  • 3 kulağı delik

    1) ра́ньше всех узнаю́щий о новостя́х

    kulaklarını dikmek — навостри́ть у́ши, насторожи́ться ( о животном)

    kulağını doldurmak — втолко́вывать что кому; вразумля́ть, поуча́ть кого

    kulakları dolmak — наслы́шаться о ком-чём, уста́ть слу́шать одно́ и то́ же;

    kulağına gelmek — донести́сь до чьего-л. слу́ха;

    2) быть услы́шанным кра́ем у́ха

    kulağına girmek — прислу́шаться, внять, намота́ть на ус

    kulak kabartmak — навостри́ть у́ши; прислу́шиваться

    kulaklarına kadar kızarmak — покрасне́ть до корне́й воло́с;

    kulağına kar suyu kaçmak — очути́ться в тру́дном положе́нии

    kulak kesilmek — преврати́ться в слух

    kulağı kirişte — у́шки на маку́шке

    kulağı kirişte olmak — держа́ть у́хо во́стро

    kulağına koymak — внуша́ть, наставля́ть, поуча́ть

    kulağına küpe olmak — заруби́ть себе́ на носу́, твёрдо усво́ить

    kulağı okşamak — ласка́ть слух

    kulakları paslanmak — дли́тельное вре́мя не слы́шать му́зыки

    kulağına söylemek / fısıldamak — говори́ть на́ ухо, шепта́ть

    kulaklarını tıkamak — заткну́ть у́ши, не жела́ть слу́шать

    kulak tırmalamak — ре́зать слух

    kulak tutmak — навостри́ть у́ши, прислу́шиваться

    kulak uğultusu — шум в уша́х

    kulak vermek — вслу́шиваться, прислу́шиваться

    kulak yırtıcı ses — душераздира́ющий крик

    Türkçe-rusça sözlük > kulağı delik

  • 4 шум

    м
    1) gürültü; ses

    шум дождя́ — yağmurun sesi / şakırtısı

    шум мото́ра — motorun gürültüsü

    он не спал из-за шу́ма — gürültüden uyuyamadı

    2) разг. (крик, ссора) gürültü, patırtı

    подня́ть шум — gürültü patırtı çıkarmak

    подня́ть шум из-за пустяка́ — bir hiç yüzünden yaygarayı basmak

    подня́лся стра́шный шум — kızılca kıyamet koptu

    у сосе́дей опя́ть шум, дра́ка — komşular yine ağız yumruk kavgası ediyor

    3) перен. gürültü

    шум вокру́г но́вой пье́сы — yeni oyun / piyes etrafında koparılan gürültü

    ••

    шум в уша́х — kulak uğultusu

    Русско-турецкий словарь > шум

  • 5 Ohrensausen

    Ohrensausen <-s> nt
    kein pl kulak uğultusu, kulakların uğuldaması

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Ohrensausen

См. также в других словарях:

  • kulak — 1. is., ğı, anat. 1) Başın her iki yanında bulunan işitme organı Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. H. C. Yalçın 2) anat. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü Elleriyle… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uyuşturucu — sf. 1) Uyuşturma özelliği olan, uyuşturan (madde), narkotik 2) Hareketten, gereği gibi düşünmekten alıkoyan Bizim kafamızı kaynatan yeni fikirler, onun için kafa uyuşturucu bir kulak uğultusu idi. F. R. Atay Birleşik Sözler uyuşturucu madde …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»